Ekonomik Zorluk Analizi (EZA) Bülteni, Ocak 2025

Aylık Düzenleme ve Revizyonlar: Ayşe Sevde Gevrek, Misafir Araştırmacı


Ocak 2025

SPM, kendi tanımladığı ve TÜİK verilerini kullanarak hesaplamaya başladığı “Genişletilmiş Sefalet Endeksi” (GSE) değerlerini 2022 Şubat’ından beri aylık olarak yayınladığı Ekonomik Zorluk Analizi (EZA) Bültenleri yoluyla kamuoyuyla paylaşıyor.* 2025 yılından itibaren GSE değerlerini, TÜİK’in güvenilirliği çokça tartışmaya konu olan TÜFE oranlarının yanı sıra İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve Tepav’ın alternatif enflasyon verileriyle de hesaplayarak karşılaştırmalı olarak sunmaya başlıyoruz.

Literatürde “Sefalet Endeksi” (Misery Index) olarak bilinen ve (genel) işsizlik oranı ile enflasyon oranının toplamından oluşan popüler endeks işgücü piyasasında ekonomik sıkıntıya yol açan asıl sorunun işsizlik olduğu kabulüne dayanıyor. Oysa Türkiye’de yüksek enflasyonun mağdurları arasında aktif olarak iş aradığı halde iş bulamayan işsizlerin dışında, çalışmak istediği ve çalışmaya hazır olduğu halde iş bulma ümidini kaybettiği için aktif olarak iş aramayı bırakan ve dolayısıyla işsiz statüsünde sayılmayanlar da var. Bu ve benzeri gruplar da en az resmi işsizler kadar büyük sıkıntı çekiyor.

Nitekim SPM’nin düzenli olarak izlediği “eğreti olmayan istihdam oranı” göstergesinin düşük değerlerde seyrinden de anlaşılacağı gibi, Türkiye’de çok yaygın olan eğreti işlerde istihdam edilenler de kendilerine sıkıntısız bir yaşam sağlayacak kazanç kaynaklarından yoksunlar. Hatta ücretlerin son dönemde sık sık yoksulluk hatta açlık sınırının altına düşen asgari ücret seviyesi etrafında kümelenmesi dolayısıyla, eğreti olmayan işlerde çalışan milyonlarca insanın bile çok ciddi geçim sıkıntısı çektiği aşikâr.

Kısacası Türkiye’de “sefalet” çeken ve yüksek enflasyondan mağdur olanlar düzenli bir emek gelirine sahip olmayan işsizlerden ibaret değil. Bu durum, literatürde yaygın biçimde kullanılan geleneksel “sefalet endeksi”ni çekilen ekonomik zorlukları ölçmek için yeterince kapsamlı bir gösterge olmaktan çıkartıyor. Uluslararası standart tanımlar çerçevesinde işsiz sayılmasa da, fiilen işsizlerle aynı mağduriyeti yaşayan kırılgan grupları da hesaba katmak üzere geliştirdiğimiz “Genişletilmiş Sefalet Endeksi” (GSE) göstergesi, farklı kurumlarca hesaplanmış bir tüketici enflasyonu oranı ile TÜİK’in ölçtüğü “işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı” toplamından oluşuyor.

“İşsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı,” TÜİK’in tanımına göre, işsizlerle potansiyel işgücü toplamının işgücü ile potansiyel işgücünün toplamına bölünmesi yoluyla hesaplanıyor. Burada potansiyel işgücü, referans haftasında ne istihdamda ne de işsiz olan çalışma çağındaki kişilerden; 1) iş arayan fakat kısa süre içerisinde işbaşı yapabilecek durumda olmayanlar ile 2) iş aramadığı halde çalışma isteği olan ve kısa süre içerisinde işbaşı yapabilecek durumda olanların toplamını tarif ediyor. Bir başka deyişle potansiyel işgücü, teknik anlamda işsiz tanımına girmese de, tıpkı işsizlerde olduğu gibi ihtiyaç duydukları emek gelirini kazanamayan insanları kapsıyor.

Bu tanımlar ışığında baktığımızda, SPM’nin 2019 Ocak ayı bazlı (2019.01 = 100) Genişletilmiş Sefalet Endeksi’nin 2020 Ocak ayından bu yana seyri Tablo 1’deki gibi gerçekleşiyor. TÜİK’in 10 Ocak 2025 tarihinde yayınladığı son “İşgücü İstatistikleri” bülteni Kasım 2024 dönemi verilerini içerdiğinden, Ocak 2025 bültenimizi TÜİK’in veri yayınlama takvimine paralel şekilde Kasım 2024 dönemine dek güncelliyoruz.

[ Notu İndir]