Denizli'de UMEM Projesi'ndeki gelişmeler tartışıldı
23 Haziran 2014
UMEM Beceri’10 Projesinin yürütücülerinden TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nin Sosyal Politikalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (TOBB ETÜ SPM) Direktörü Prof. Dr. Serdar Sayan, eğitimsiz nüfusun ve bunun sonucunda oluşan beceri uyumsuzluğunun Türkiye işgücü piyasalarının en önemli yapısal sorunlarından ikisi olduğunu ifade etti. Hem işsizliğe hem de verimsizliğe neden olan eğitimsiz işgücü sorunun kısa vadeli çözümünün mesleki eğitimden geçtiğini vurgulayan Sayan, “Genç nüfusun fırsat olmaktan çıkıp tehdit halini almasının önüne geçmek istiyorsak, UMEM gibi projelerin etkinliğini arttırmak zorundayız.” değerlendirmesinde bulundu.
20 Haziran 2014 tarihinde Denizli Sanayi Odasında düzenlenen UMEM Kurs Yönetimi Toplantısına katılan Serdar Sayan, Türkiye’de işgücü piyasalarının sorunları ve oda-borsaların mesleki eğitimdeki rolüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu. UMEM Beceri’10 Projesinin önemine de değinen Sayan, Denizli’nin UMEM Projesindeki yerini özetleyen istatistikî paylaşımlarda bulundu.
Türkiye için fırsat penceresinin şimdilik hala açık olduğunu belirten Sayan; buna rağmen, önemli olanın çalışabilecek işçi sayısı değil verimlilik olduğunu vurguladı ve OECD ülkeleri içinde en düşük ortalama eğitim süresine sahip ülkenin Türkiye olduğunu açıklayarak, bu durumun verimliliğe de aynen yansıdığını ifade etti.
Serdar Sayan konuşmasında “1970’lerde kişi başı GSYİH düzeyi bakımından Türkiye ile benzer konumda olan Kore’ye, aradan geçen 30 yılın ardından neden yakınsayamadığımızı” da anlattı. “1970’lerde kişi başı GSYİH bakımından Kore ile benzer konumda olsak da; aradan geçen 30 yılda, ortalama eğitim düzeyimizi Kore’nin o günlerdeki eğitim seviyesine dahi çıkaramadık. Bugün Kore’nin ortalama eğitim süresi 11 yılı aşmışken, Türkiye’ninki 6,8 yıl. Kore, 1980’den bu yana, ortalama eğitim süresini 7,3 yıldan 11,6 yıla çıkarmayı başardı. Bunun sonucu olarak da, verimlilikle birlikte, üretimde ve ihracatta ileri teknoloji ürünlerin payını arttırdı. Türkiye ise ancak, düşük teknoloji seviyesinden orta teknoloji seviyesine geçebildi.” diyen Sayan, verimsizlikle yoksulluk arasındaki ilişkiyi vurguladı.
İŞKUR’un işgücü piyasası analizleri incelendiğinde, en çok nitelikli (ara) eleman bulmada güçlük çekildiğinin görüldüğünü ifade eden Serdar Sayan, buna rağmen orta öğretimde mesleki eğitime talep olmamasının nedenlerini değerlendirdi. “Nitelikli eleman bulmada zorluk çekiliyor ama meslek lisesi mezunlarının işsizlik oranı yüksek ve sadece sanayi sektöründe meslek lisesi mezunlarına rağbet ediliyor” diyen Sayan, bu durumun nedeni olarak mesleki eğitimin niteliğinin düşük olmasını gösterdi ve bilişsel yetenekleri yüksek öğrencilerin meslek liselerini tercih etmemesi, mesleki eğitim sisteminin işgücü piyasasının ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte olmaması, eğitim programlarının tüm tarafların katılımıyla oluşturulmaması, okulların donanım eksikliği ve eğiticilerin sektör tecrübesinin yeterli olmaması gibi sorunlara değindi. Sayan son olarak, “İşgücü piyasasının ve mesleki eğitimin mevcut koşulları göz önünde bulundurulduğunda, kısa vadeli çözümün meslek kursları olduğu görülüyor.” değerlendirmesinde bulunarak, oda-borsaların mesleki eğitimdeki rolünün önemini vurguladı.
Sayan, konuşmasının son bölümünü, Denizli’nin UMEM projesindeki yerini açıklamaya ayırdı. Öncelikle projenin başlangıcından bu yana Denizli’nin performansını değerlendiren Sayan, “Her ilde yaşanan, “işverenden gelen talebi karşılayacak sayıda kursiyer bulamama sorunu” Denizli için de geçerli. Öyle ki; açılan kursların kontenjanının, talebin %40’ını karşılayabildiği görülüyor. Kurslar, ortalama %90 doluluk oranıyla açılmış ve talebin ancak %25’ini karşılayabilecek sayıda aday kursları başarıyla bitirebilmiş. Bu tablo, proje tanıtımının ve il kurs yönetimlerince, kursiyerlerin kursları tamamlamadan süreçten ayrılmasının önüne geçecek tedbirlerin alınmasının önemini gözler önüne seriyor.” dedi.
Denizli’nin performansını Aydın, Muğla, İzmir ve Manisa ile karşılaştıran Serdar Sayan, “Denizli’nin diğer illere göre en zayıf olduğu alan, kursların çeşitliliğin az olması. Denizli’de en sık açılan 5 kursun tüm kurslar içindeki payı %70. Bu oran İzmir’de %36, Manisa’da ise %57. Bu durum, Denizli’de işletmelerin ve işgücü piyasasının tümüne ulaşılamadığını düşündürtüyor. Bu sorun ve çözüm önerileri, il kurs yönetimince tartışılmalı.” değerlendirmesinde bulundu.
İlgili Haberler