Türkiye’de Mesleki Eğitim’in Yeniden Tasarlanması Toplantısı Yapıldı

7 Aralık 2015

Türkiye’de Mesleki Eğitim’in Yeniden Tasarlanması konulu toplantısı 7 Aralık Pazartesi günü Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Merkezi’nde (TEPAV) gerçekleştirildi. J.P. Morgan Chase Foundation’ın desteğiyle düzenlenen panelde, ülkemizde mesleki eğitimin mevcut durumu, sorunları ve ileriye yönelik iyileştirici politikalar ele alındı. Toplantının açılışını yapan TEPAV İcra Direktörü Güven Sak, herhangi bir politika reformunun sonuçlarını görebilmek için en az 6-7 sene geçmesi gerektiğine dikkat çekerek, mesleki eğitimin öneminin çerçevesini birkaç tema üzerinden ele aldı. Sak, ihracatta ileri teknoloji payı ve inovasyonu artırmak ve doğrudan yabancı yatırımı çekmek için beşeri sermayenin güçlendirilmesi gerektiğini ve kaliteli mesleki eğitimin bunun olmazsa olmaz koşulları arasında yer aldığının altını çizdi.

Sak’ın ardından söz alan Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, mesleki eğitimin sorunlarını işgücü piyasası dinamikleri yönünden anlatarak eğitimler kapsamında okutulan dersler ve diploma verilen mesleklerin piyasada karşılıkları olmadığını belirtti. Özdebir, Meslek Yeterlilik Kurumu’nun mesleki yeterlilik için standartların oluşturduğunu ancak hâlihazırdaki eğitim modüllerinin piyasanın ihtiyaçlarına göre yeniden şekillendirilmesi gerektiğini belirtti. ASO Başkanı, sanayideki gelişimin sürdürülebilir olması için son tahlilde beceri sahibi insanlar yetiştirilmesi ihtiyacını vurguladı.

TOBB ETÜ Sosyal Politikalar Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktörü Prof. Serdar Sayan’ın moderatörlüğünü yaptığı ana konuşma bölümünde Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı ve YÖK üyesi Doç. Dr. Ömer Açıkgöz kapsamlı bir sunum yaptı. Açıkgöz’ün konuşmasından önce söz alan Sayan, birkaç önemli noktaya işaret etti. Geleceğe ilişkin olarak bazı ev ödevlerimizin olduğunu ancak günümüzde karşılaştığımız darboğazları da çözüme kavuşturmamız gerektiğini belirten Sayan, kilo başına ihracatımızın değerinin 2 dolardan az olduğunu ve ülkede daha yüksek teknolojili ürünler üretilmesinin ve ihraç edilmesinin zorunlu olduğunu anlattı. 10 bin dolarda takılı kalmış milli geliri yükseltmek ve Türkiye'nin daha yüksek katma değerli ürünlere yönelmesini sağlamak için aşılması gereken darboğazlardan en önemlilerinden birinin mesleki eğitim olduğunu ifade etti.

Sayan, mesleki eğitimi yeniden tasarlarken ve gençleri mesleki eğitime yöneltmeye çalışırken yeni kuşağın farklı bir kuşak olduğunun farkına varılması gerektiğini vurguladı. Söz konusu kuşağın sadece bir meslek veya iş değil, biraz da yaşam biçiminin peşinde koştuğunu anlatan Sayan, bu durumun sadece Türkiye’ye özgü olmadığını, kişi başına milli gelir düzeyi Türkiye’ye yaklaşan Balkan ülkelerindeki gençlerin imalat sanayinde çalışmakta isteksiz davrandıklarını kaydetti. Dolayısıyla, mesleki eğitimi sadece içeriği ile tasarlamanın yetersiz kalacağını hatırlatan SPM Direktörü, mesleki eğitimin tamamını gençler için nasıl daha cazip, prestijli ve sonrasında da nasıl daha keyifli hale getirilebileceğinin üzerinde düşünülmesi gerektiğini belirtti.

Sayan’ın ardından konuşan Ömer Açıkgöz sözlerine, mesleki eğitim konusunda doğru iyileştirilmelerin yapılabilmesi için okul sayılarının arttırılmasına gibi benzer yüzeysel çözümler veya sürekli reform taleplerinin yerine derinliği olan politikalar geliştirilmesi gereğini vurgulayarak başladı. Ayrıca, bu konuda tüm paydaşların, özellikle de sanayicilerin devletten çözüm beklediğini ve bu beklentilerin gerçekçi olmaktan çıktığını kaydetti. Savunusunu Türkiye’de mesleki ortaöğretimde uygulanan Almanya modeli üzerinden örnekleyen Açıkgöz, bu modelin iki ana bileşenin eğitimlerin finansmanının %67’sinin özel sektör tarafından karşılanması ve eğitim sonrası belgelendirmesinin ticaret ve sanayi odalarınca yapılması olduğundan bahsetti.

Tarihsel süreçte tam zamanlı mesleki ve teknik eğitimde üç eğitim modelinin (okul merkezli, işletme merkezli ve okul-işletme ortaklığına dayalı) uygulandığını ifade eden Açıkgöz, merkezi anlamda etkinliğin iyileştirilmesi için yapılan değişiklikleri özetledi. Bunlardan en önemlilerinin 22 okul türünden vazgeçilip odağın program çeşitliliğine kayması ve mesleki ve teknik eğitimi düzenleyen dört genel müdürlüğün birleştirilerek teke indirgenmesi olduğunu vurgulayan Açıkgöz, yine de yapıdaki öğretmen azlığı ve öğretmen yetiştirme zorluklarına değindi. Türkiye’de yıllara göre mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarındaki okul, öğretmen, öğrenci ve mezun sayılarının istatistikî dağılımlarını katılımcılara sunan Açıkgöz, meslek lisesi mezunlarının genel lise mezunlarına göre daha az istihdam edilmesini ekonomik yapının aşırı ihtisas gerektirmemesi ve mesleki eğitimin sıklıkla kullanılan ancak kapsam sınırları yeterince bilinmeyen bir ifade olmasına bağladı.

Sözlerini açık iş rakamlarıyla sürdüren Açıkgöz, en büyük açığın imalat sektöründe olduğunu belirtti. Türkiye’de meslek haritasının olmaması ve diploma programlarının meslek yerine geçmemesinin ciddi sorunlar yarattığını anlattı ve öğrencilerin öğrendiklerini tatbik edebilmeleri için staj olanaklarının kısıtlarından bahsetti. Açıkgöz, meslek yüksek okullarına talebin giderek azaldığını, talebin yoğunlaştığı bölümlerin ise istihdam edilme garantisi yüksek olarak algılanan bölümler olduğunu açıkladı. Konuşmasının sonunda sorunları birkaç ana başlık altında toplayan Doç. Dr. Ömer Açıkgöz; bunları, bulguya dayalı politika geliştirilmemesi, arz-talep uyumu yaratılmaması, kapasite tasarımı yapılırken bütünselliğin gözetilmemesi ve eğitime bakışın kazanç yaratma aracı olarak görülmesi, bütün eğitim paydaşlarının yükseköğretime odaklanması ve iyi işleyen bir performans sisteminin mevcut olmaması olarak sıraladı.

Açıkgöz’e teşekkür eden Prof. Sayan, katılımcılardan soruları ve Açıkgöz’ün kısa cevaplarını aldıktan sonra TEPAV’dan Sibel Güven’in başkanlığını yaptığı “ekonomideki yapısal dönüşüme uygun becerileri inşa etmek için ne yapılmalı?” başlıklı panele geçildi. TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Evrim Aras, Eğitim Reformu Girişimi‘nden Işıl Oral, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi‘nden Bekir Gür ve TOBB’dan Sarp Kalkan’dan oluşan panelistler de konunun farklı boyutlarını ele aldılar.